Thursday, April 19, 2007

Maymunluk

Asya'da maymun yakalamak icin kullanilan bir cesit tuzak vardir. Bir hindistancevizi oyulur ve iple bir agaca veya yerdeki bir kaziga baglanir. Hindistancevizinin altina ince bir yarik acilir ve oradan icine tatli bir yiyecek konur.


Bu yarik sadece maymunun elini acikken sokacagi kadar buyukluktedir, yumruk yaptiginda elini disari cikaramaz. Maymun, tatlinin kokusunu alir, yiyecegi yakalamak icin elini iceri sokar ve yiyecegi kavrar, ama yiyecek elindeyken elini disari cikarmasi olanaksizdir. Sikica yumruk yapilmis el, bu yariktan disari cikmaz. Avcilar geldiginde, maymun cilgina doner ama kacamaz.


Aslinda bu maymunu, tutsak eden hicbirsey yoktur. Onu sadece onun kendi bagimliliginin gucu tutsak etmistir. Yapmasi gereken tek sey elini acip yiyecegi birakmaktir. Ama zihninde acgozlulugu o kadar gucludur ki, bu tuzaktan kurtulan maymun cok nadir gorulur.

Wednesday, April 11, 2007

PARAVANYA VE DOSTLAR

ASELSAN'DAKI SIR ÇÖZÜLDÜ*

Bir süre önce ASELSAN da görev yapan üç Türk mühendis kısa aralıklarla ilginç şekillerde öldüler. Kaza, intihar vs.



Bunu hatırladıktan sonra aşağıdaki yazıyı okuyunuz.



Bundan bir kaç yil öncesine kadar F-16 üretim merkezi TAI de uçaklarin dost-düsman tanimlamasini yapan elektronik sistemi, bir tane bile Türk mühendisin giremedigi bir bölümde üretiliyordu.
Bu sistem Türk F-16 sinin bir uçak ile karsilastiginda karsidakinin dost mu düsman mi oldugunu pilota iletiyordu.

Yalniz burada bir sorun vardi.

Bir Türk F-16 si stratejik kadim dostkarimizdan (!) PARAVANYA, YALAYANYA veya YALAKANYA uçaklarindan biri ile karsilastiginda onlari DOST görüyordu.
Bu da bir savas halinde *Bu kadim dostlarimizin (!) bizi sinek avlar gibi avlayabilmesi anlamini tasiyordu.*



Aselsan mühendisleri 6 ay gibi kisa bir sürede PARAVANYA tarafindan bize güdülen bu uçak tanima sisteminin hakimiyetini lehimize çevirmeyi basardi. *PARAVANYA'nin yillarca çalisarak kurdugu tezgah, dahi Türk mühendisleri tarafindan kisa bir zamanda bertaraf edilmisti.*

İşte yukarıda bahsedilen üç Türk mühendis bu işi çözen mühendislerdi.


Kadim dostumuz (!) PARAVANYA, sadece uçak tanima sistemini elinde tutma kozunu elinde bulundurmuyordu.

Bundan daha vahim ve önemli bir kozu var:
PARAVANYA, herhangi bir savas veya askeri operasyon sirasinda kendisi tarafindan satilmis veya modernize edilmis elektronik sisteme sahip uçak,
helikopter, tank, zirhli birlikler, izleme sistemleri gibi hayati araçlari *UYDUSUNDAN VERDIGI BIR EMIR ILE SAF DISI BIRAKABILIYOR.*


Yani, kendi yaptigi bu elektronik sistemler istendigi anda uzaktan kumanda misali uydulardan kontrol edilebiliyor.

Bu Türk Ordusunun savas baslamadan yenilgisi anlamina geliyor.


Iste 3 dahi mühendisin katlinin nedeni :

Aselsan mühendisleri, uçak tanima sistemlerinin *MILLILESTIRILMESI* konusundaki basarisindan sonra, benzer bir basariyi bu PARAVANYA güdümlü
elektronik sistemlerinin kontrol disi birakilmasi, uydu müdahalesini bertaraf edecek yeni elektronik sistemlerin gelistirilerek silahli gücümüzün *MILLILESTIRILMESI* için çalisiyorlardi. Bunlardan 3 gencimiz kadim dostumuz (!) tarafindan *SEHIT *edildi.

Dostumuz PARAVANYA nin gizli servisleri bu sistemi guneydoğudaki çalısmalari islerine gelmeyen *ESREF BITLIS PASA'NIN SEHIT EDILMESINDE DE* kullanmisti.



Hergun, "Ruzgarda yanlışlıkla eteği açılan kasarlanmis mankenin son aşkı, Türkücünün gayrı meşru çocukları, Şermin in Hicran la kavgası, Popstar, Kimin eli kimin cebinde, diziler, diziler " gibi programları ekrana getiren veya sayfa sayfa yazan medya bu çok büyük olaydan neden bahsetmez?

Çünkü yazamaz ve yazmaz.

Bu programlarin amaci da bu zaten, dikkati baska tarafa cekerek ulkemizi adim adim ele gecirenlere yardimci olmak, onlarla isbirligi yapmak.


Uyumaya devam etmek isteyenler, *UYUMAYA DEVAM EDIN!*
--
Gözlerde yaş yoksa, ruh gökkuşağına sahip olamaz

Tuesday, April 03, 2007

İlk Delikanlı : ADEM (A.S.)

'Ey zindanda bir gece geçirmemiş dost, güneşe doğru çılgın koşuyu yapacak çocuk olabilir misin?'

***
Adem ki, ilk delikanlıdır: varlığın derin uykusunun ortasına konulmuş ilk uyanıklık aynasıdır. Melekûtiyetin süt liman gölünde halkalanmalar doğurmak üzere fırlatılmış ilk taştır. Teslimiyetin duru göğüne kıpırtılar taşıyan, fırtınalar taşıran ilk ayartı fiskesidir. Hatanın ve günahın kuyusuna ilk sarkıtılan kurban yahut kahramandır. İsyanın ateşine değen ilk ten Adem'indir. Sükûnetin göğsüne sokuluveren ilk kanlı ihtiras Adem'in yüreğinde alevlenmiştir. Unutuş uykusuna düşen ilk düş Adem'in gözlerinden kaçmıştır. Tehlikenin koynuna atılan ilk masumiyet Adem'in gönlünden sürgündür.

Adem, kötülüğü isteyen, yanlışa meyleden, hataya heveslenen nefsin ete kemiğe bürünmüş ilk hâlidir. Kaygan bir zeminde dik durmanın, yokluğun kıyısında düşmeden var olmanın ruhtan heykelidir. Hataya meyilsiz, yanlışa gönülsüz meleklerden daha riskli bir yerdedir. Risk almıştır. Kazanmıştır. Kazanamayabilirdi de... Kaybedebilmeyi göze alarak kazanmanın ilk örneğidir. Kaybetmekten korktuğu için kazanmayı da baştan kaybeden, düşerim diye umut kanatlarını hiç açamayan ürkeklerin, pısırıkların, üşengeçlerin, tembellerin durduğu yerde değildir Adem [as].

***

'Ey yükseklerden büyük seslerle düşen su, bu yalçın kayalara bir şelâle borçlu olduğunu biliyor musun?'

***

Masumluğun sükûnetini tel tel yırtıp atan ayartının şiddetini ilk göğüsleyendir Adem. Teslimiyetin dikişlerini dişleyerek koparan söz dinlemez aldanışlara ilk dolanandır. Kalbini yeryüzü depremlerinin sarsıcılığında öndersiz, rehbersiz, örneksiz olarak, duru, diri ve doğru kılabilmiş bir kalenderdir. Habersiz ve amansız geliveren hüzün yangınlarında yanıp da bize serin güller gibi teselliler devşirebilmiş ilk yürekli adamdır. Hiçliğin kuytularına sarkaçlanan sözünü, umutsuzluğun karasına yuvarlanabilir yakarışlarını, ezilmiş bir gül gibi yerden kaldırıp rahmetin dudağına yeniden ve ebediyen yanaştırabilmiş yorgun ama mütebessim bir delikanlıdır.

***

'Ah, düşüşsüz insan! Benden övgü bekleme. Düşüşün tadını almayan insan! Senin yücelerin, serinliğinden ve arılığından ne haberin vardır?'

***

Hata edebilirliğin buzdan zemininde ayağı ilk sürçen, günahsızlığını utanışın avucunda kanatarak kurban eden ilk delikanlıdır. Övülmenin bencillikler büyüten tadını ilk tadan odur. Bencilliğini ve benliğini övgünün ayartmasından tövbesiyle çekip alabilen mahçup edalı bir delikanlıdır. Başarıların ve zaferlerin insanı kalbinden sürgün eden amansız rüzgârına direnebilmiş olgun bir delikanlıdır. Hatasını nefsinin hevesine mazeret edinmeyecek kadar diridir. Hatada ısrar etmemenin billûr avizesi olarak asılı durur uykularımızın üzerinde. Hata ve günahı, rahmet ve şefkatten uzak düşmeye bahane etmeyecek kadar da umutludur. Mahcubiyeti avucunda yakıcı kor gibi düşürmeden tutabilmenin kan kırmızı lekesi olarak yapışıktır hüzünlerimizin yakasına.

***

'[Ey] ruh gecesinin yedi katlı karanlığına batmamış yürek! Sana ışıklar ve aydınlıklar ne der?'

***

Sınanmamış aşkların naylon olabileceğini fısıldar bize Adem. Uzaklığın ve ayrılığın girdabında, dünyanın tuzaklarında yeniden inşa eder aşkı. Havva'sını hevasına satmamanın inceliğini yeniden çizer cennetten yediği sürgünle. Sarp yollara uğramamış sevgilerin düz ovadaki performansından şüphe duymayı öğretir bize. Küstürmüş, küstürülmüş bir kalple, utançlı bir yüzle, aşağıların aşağısına düşebilecek 'adam'lığımızı yücelerin yücesine acıyla ve sancıyla yeniden çıkarabilmiş, çilekeş ve yiğit bir delikanlıdır. Hasretle örselenmemiş vuslatların tat vermeyeceğini hatırlatır, ayrılık rüzgârı yememiş kavuşmaların sığ kalacağını belletir bize. Mecnun'un bile sınanmadığı delilikleri yırtarak varır sevdiğinin yüzüne. Ferhat'ın sabrını da delip geçecek dağlar dolusu uzaklıkları eritir de öyle varır Şirin'ine.

***

Çamurdan yoğrulmuş 'adem'in, çamura bulanmış umutlarını 'insan'ın kalbine yorularak yeniden taşıyandır delikanlı Adem [as]. Sınanmış olarak seçilmiş olmanın kristal zaferidir.

(*) Tırnak içi ifadeler, bilge şair Sezai Karakoç'un Yitik Cennet'inden emanettir.

Senai Demirci